21 Aralık 2010 Salı

SANAYİDE YAŞAYAN KÖPEKLER


Bu haftaki yazıma öncelikle bir özeleştiri ve ardından teşekkür ile başlamak istiyorum. Yazılarımı iki gün geç yayınlama alışkanlığım aldı başını yürüdü. Esasında bu öyle kötü bir şey değil. Ben yeni yazımı yazana kadar, diğer yazım tiraj rekorları kırıyor. Fakat bu durum benim iki gün rötar yapmamı gerektirmiyor tabii. Bu sebepten her pazartesi yazılarımı hazırlamaya özen göstereceğim. Muhalif olmak böyle bir şey işte, muhalefet edecek kimseyi bulamazsan kendi kendine muhalefet edersin Allah muhafaza... Neyse ki Aliağa'da muhalefet edeceğin kimseyi bulamaman söz konusu değil.
Özeleştirimin ardından gelelim teşekkür'e. Bu yazı ile beraber dördüncü yazım olmasına rağmen blogum, rekor tıklanma sayılarından, yeni rekorlara doğru hızla koşuyor. Sayenizde muhalefetim çığ gibi büyüyor. Beni okuyan, takip eden ve tıklanma rekorlarında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ayrıca bir teşekkürde
Banu Avar'a. Banu hanımın önerisi ile yerel muhalefetin dışında yazdığım yazıları www.guncelmeydan.com/'da paylaşıyorum. Bu önerisinden dolayı kendisine teşekkürü borç bilirim. İlk olarak ''ANNEDEN KIZINA MEKTUP'' isimli yazımı paylaştım. Yazımın sonun da bulunan link'e tıklıyarak okuyabilirsiniz.
Uzunca bir girişin ardından yazıma başlıyorum. Kentimizde duvarlara sinmiş bir söylenti vardır ezelden beri,
''Sanayide usta yok''... Bu öyle güçlü bir rivayettir ki, yıllardır gündemde kalmayı başarmıştır. Aliağa'da yaşayan herkes hayatı boyunca mutlaka bir sefer duymuştur '' Bizim sanayi çok kazık, bir giden bir daha gitmez, bir daha gitmeyecekmişiz gibi bir yıllık parayı alırlar''.
Tam ben bunları düşünürken bizim araba su koyuverdi. Aslında önceden bozulacağı, motordan gelen mekanik seslerden belliydi. Mecbur arabayı doğruca sanayiye sürdüm. Hiçbir esnafı tanımıyorum, acaba kim daha iyi anlar diye birkaç tur attım. Bir de baktım ki, sanayide tur atmaya devam edersem araba hepten bozulacak. Çünkü, araba ile beraber kocaman bir çukura girdim. Arabadan büyük çukurlar var, sanki sanayi bir gece önce meteor yağmuruna tutulmuş. Neyse daha fazla dolaşmadan, ilk gördüğüm dükkana girdim. Temiz bir yere benziyor, çalışanlar ise rivayetlerde ki kahramanlara hiç benzemiyor. Ben arabayı yanaştırırken, usta tekrar debriyaja basmamı söyledi. Benim debriyaja basmamla beraber, motordan gelen o korkunç ses bir an da kesildi. Camdan seslendim ustaya, neyi var bunun? Debriyaj rulmanı dağılmak üzere dedi. Eee ne olacak? Olacak bir şey yok, baskı balata tümden değişecek. O an, yıllardır duyduğum rivayetler kulağımda çınlamaya başladı,
''Anlamaz bunlar, atıyor kafadan, kesin parayı vurmak için yapıyor'' diye içten içe işkillendim, fakat yapacak bir şey yok, mecbur yaptıracağız. Tamam dedim değiştirelim. Çıraklardan biri arabayı dükkanda yanaştırmak için direksiyona geçti, yemin ediyorum üç metre gitmeden bir gürüldü çıktı, sanırısın araba patladı. Gürültünün ardından kaputtan dumanlar çıkmaya başladı, ben araba yanıyor zannettim. Ustaya, ne oldu buna, daha kıpırdamadı bile dedim. Rulman dağıldı dedi usta. Allah Allah, adam gayet kesin ve net konuşuyor. Rivayetlere göre böyle kesin konuşamaması gerekir, acaba bir yanlış anlaşılma mı var kent ile usta arasında diye düşündüm. Dur bakalım anlarız nasıl olsa diye geçirdim içimden. Yıllardır duyduğum ve inandığım söylentilerle bir anda çelişmeye başladım ve arabaya yapılan işlemleri baştan sona izledim. Kuşku duyulacak hiç bir şey görmedim. Ön yargılı olmamdan dolayı vicdanım biraz buruldu.
İşlemler devam ederken usta çay söyledi ve dükkanın önünde çay içmeye başladık. O sırada birkaç sevimli köpek dükkanın kapısına doğru geldi. Sevmek istedim ama el vurmak mümkün değil. Köpekleri bir görseniz, kirden, çamurdan gözleri bile gözükmüyor. Ustaya dedim,
''galiba köpekler burada ki dükkanlarda çırak olarak çalışıyor, sokak köpeği olsalar bukadar kirlenmezler''. Usta, onlar ''Sanayide Yaşayan Köpekler'' o yüzden bu kadar kirliler dedi. Hoppala daha neler duyacağız bu sanayi ile ilgili dedim. Nedir bu gizem yahu! Neler duydunuz? Neler duymadım ki...
Usta dükkanın kapısından bir iki adım yürüyerek caddeyi gösterdi, bakın buralar insan boyunda çukurlarla dolu. Evet gördüm, hatta gelirken birine düştüm arabayla dedim. İşte dedi, bu çukurlar yağmurlar yağdığında doluyor, Abartmıyorum içinde kayıkla rahatça gezebilirsiniz. Galiba yağmurlu havalarda sizlerde kayıkla geliyorsunuz dedim. Hayır dedi usta, tabiki kayıkla gelmiyoruz ama arabalarımızla da gelemiyoruz. Biz bile gelemediğimiz için kimse gelmiyor... Su ile dolduğu zaman derinliğini anlamak imkansız oluyor...
Buralar seçim malzemesidir, her gelen buralarda şovunu yapar gider. Şov zamanı, yani beş yılda bir tekrardan gelir. Bizler yollarımızın, gemi söküm yolu gibi bir sefer, tam ve düzgün bir şekilde onarılmasını istiyoruz. Kim yapacaksa, Büyükşehir Belediyesi veya Aliağa Belediyesi bir an önce yapsın. Aksi halde buralarda tüneller oluşacak, ve yağmurlar yağdığında venedik gibi sadece gondol ile gezinti yapılacak. Köpekelerin kiri de bundan kaynaklanıyor. Bizim üzerimize bakın hep çamur. Bu çamurlar bize arabalardan bulaşmıyor. Eğer yüzme biliyorsanız malzemeciye kadar gidip gelin sizde bu köpeklere dönersiniz bizim gibi. Yüzme bilmeyen çırağı işe alamıyoruz burada, ilk şart mutlaka yüzme bilecek...
Ustaya bir dokunan bin ah işitiyor. Arabanın işi bittiğinde sıra geldi son olarak ücret tarifesine, içimizden aynalı bir tarife ile karşılaşacağımızı umarken, birde baktık oldukça makul bir ücret istediler bizden. Son olarak bu söylentininde yalnızca çirkin bir dedikodu olduğunu anladık.
Sanayinin yollarına gelince, esnaf için yapmıyosunuz bari orda yaşayan köpekler için yapın. Yoksa bir daha oy istemek için sanayiye giremezsiniz benden söylemesi, sizi ısırırlar. Haa yok arkadaş! Benim ne işim olur, ben bir daha aday değilim, adaylar düşünsün derseniz ona eyvallah. Ama yine de bir düşünün SAYGILARIMLA

Not: Yazımın başın da, Güncel Meydan'da yazdığım makalenin linkini vereceğimi söylemiştim fakat site tadilatta olduğundan dolayı ulaşılamıyor. Bir-İki güne kadar sitenin tadilatı sona erecek yazılarımı oradan da takip edebilirsiniz. Birdahaki yazım ''Romantik Meclis Üyesi'' ile görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: